
Müzeyyen hasretiyle geçen bilmem
Kaçıncı gecenin sabahı
Almışım elime kalem ile kağıdı
Adımlıyorum, içi benden de eski olan
Yorgun duvarlı odamın bucaklarını
Bak burda uyumuştuk güzelim
Bak burda konuşmuştuk
Bak burda tutucu hükümete ihtilal yapıp
Edepsizce birbirimizi keşfe çıkmıştık
Burda gözlerinin derinliklerinde kaybolmuş,
Tam şurada gamzene yuva kurma hayallerimin
Sözünü etmiştik
Müzeyyen hasretiyle geçen bilmem
Kaçıncı gecenin sabahı
İliklerime kadar Müzeyyen'le dolmuş
Müzeyyen'li sanrılar görmeye başlamıştım
Boy aynamda en güzel Müzeyyen durur
Saksıda da en iyi Müzeyyen yetiştirilirdi bence
Kış mı olmuş, soğukmuş ayazmış tıraş
Müzeyyen'i alırsın yanına
Güneşi doğurur yüreğine
Yaz gelmiş de yüzyılın en büyük sıcaklarıymış
Ne fark eder
Müzeyyen boynundan üflese Dünya yaşanabilir olur
Odamın kapısını açsam Müzeyyen'e çıkar
Yatağa uzansam yanıbaşımda Müzeyyen
İki üç kitap geçer elime belki
Çeviririm şöyle sayfaları üçerli beşerli
Gördüğüm her benzetme Müzeyyen
Her kafiye Müzeyyen, her harf Müzeyyen
Bu dünyada Müzeyyen'e denk olan
Tek bir şey var ki
O da ta kendisi, Müzeyyen
Müzeyyen hasretiyle geçen bilmem
Kaçıncı gecenin sabahı
Bildiğim tek şey döküldü söze
Müzeyyen ki o yaşayabilmenin anahtarı
✏️ : Oğuzhan Galip Öztürk